ÇÖPLÜK VE TEHDİT SİYASETİNDEN VAZGEÇİN
Türkiye yeni bir seçim sathına girmiştir. Yerel yöneticilerin seçileceği 31 Mart 2024 seçimleri öncesinde adaylar bütün olanaklarını kullanarak seçmene ulaşmaya çalışıyorlar.
Seçimlerin her zaman ayrı havada geçtiği Patnos’ta Belediye başkan adayları birer birer seçim bürolarını olabildiğince kalabalık seçmen kitleleri ile birlikte açarak rakiplerine gözdağı vermek uğraşısındalar. Her gün kalabalık kitle katılımlarını sosyal medyada paylaşma yarışına girmişlerdir.
Öncelikle yapılacak seçimin sadece bir seçimden ibaret olduğunu seçim sonucunda seçilecek kişinin süreli olarak belediye başkanlığı görevini yürüteceği gerçeği unutulmamalıdır. Bunun siyasi rakiplerini kötüleyerek yapılmasındansa adayın kendini seçmene anlatması, projelerini ortaya koyması ve seçmenden projelerine destek vermesini talep etmesi daha erdemli bir davranış olacaktır.
Benden sonrası tufandır. Ben kazanmaz isem Patnos diye bir şehir kalmayacak, Patnos Yıkılacak, Patnos’tan herkes kaçacak, Patnos koca bir köy olacak diyerek seçmeni adeta tehdit etmek doğru bir siyaset tarzı değildir. Patnos halkı tercihini hangi siyasetçiden yana kullanırsa kullansın Patnos hep var olacaktır. Ama senle ama sensiz. Patnos seninle var olmadı ki yokluğunda tufan olsun.
Patnos seçmeni, Patnos halkı, hele hele ciwanları tehditte boyun eğmez. Çıkar iradesini öyle güçlü ortaya koyar ki seni bile yarın onurlandırır.
Patnos’un bütün sorunlarını HDP’ Lİ Belediyenin hizmetleri yeteri derecede sunamamış olmasına bağlamak siyası aymazlıktır. 2014-2019 döneminde siyasi iktidar partisine mensup Belediye başkanlığı tarafından yönetilen Patnos’ta çok mu hizmet edildi? Kendi menfaatini halkın menfaatinin üzerinde gören anlayış var olduğu sürece değil Patnos’ta hiçbir yerde hizmetler yeterli olmayacaktır.
Hizmetlerin yetersizliği eleştirilebilir. Ancak bunu DEM partisine oy verirseniz sonunuz tufandır. Demekle olmaz. Onurlu Patnos Halkı, Patnos gençliği değil sizin gibi her partinin sofrasında kaşığı olan siyasetçilere kimseye boyun eğmez. Bu nedenle kirli siyasetten vazgeçin ve dürüst siyaseti tercih edin. Bir diğer aday Patnos’un sanayi sitesi içerisinde bulunan çöp poşetlerinin önünde kameralar karşısına çıkarak sözüm ona Mevcut belediye başkanlığının hizmetlerini eleştirmektedir. Hakkındır. Eleştirirsin ancak projelerini ortaya koymaz tek argümanın olarak mevcut belediye yönetimini eleştirirsen sana derim ki Çöplükten yapılan siyasetten pis kokular yayılır dikkat et. Mevcut belediye yönetiminin hizmette eksik kaldığını kabul ediyor ve eleştirmekle birlikte Patnos’un mevcut durumunun bir tek belediyenin hizmet eksiklerinden kaynaklı olmadığını söylüyorum. Patnos siyasal iktidar tarafından cezalandırıldı. Yeteri kaynak gönderilmedi. Bir tek Siyasi argümanını Patnos’ta Cadde ve sokakların mevcut haline bağlayan siyasetçiler sığ düşünceli siyasetçilerdir.
Hayvancılığın bitme aşamasına geldiği, modern tarımın yapılmadığı, yaylacılığın yıllarca yasaklandığı, teşviklerin tabana yayılmadığı, bir Patnos’ta siyasal iktidarın hiç mi suçu yok? Siz Patnos gençliğinin bunları görmediğini mi düşünüyorsunuz? Ben ve Patnos gençliği bütün gerçekliği görüyoruz bu nedenle sandığa gittiğimde cebimde deli sorularla gideceğim. Soracağım.
1-Beni ben olarak gören bir anlayış mı? Beni kendisi gibi görmek isteyen bir anlayış mı?
2-Dilimi yasaklayan bir anlayış mı? Çok dilli bir belediyecilik anlayışı mı?
3-beni seçmezseniz de ben sizinle el ele kol kola varım diyen bir anlayış mı? Bana oy vermezseniz haliniz duman benden sonrası tufan diyen bir anlayış mı?
4-her devrin adamı ve siyaset anlayışı mı? Halkı ile birlikte yürüyen ve halkın iradesini esas alan bir anlayış mı?
5-Sosyal belediyeciliği esas alan bir anlayış mı? Kendi menfaatini esas alan bir belediyecilik anlayışı mı?
6-Ya sev ya terk et diyen bir anlayış mı? Ya da yanlışına ortak olmam diyen bir anlayış mı?
7-Özgürlüklerden yana bir anlayış mı? Özgürlükleri kısıtlayan bir anlayış mı?
8-dilimi yasaklayan bir anlayış mı? Dilim varlığımın temel sebebidir diyen bir anlayış mı?
9- Bu ülkede binlerce faili meçhul varken sesini çıkarmayanlar mı? Faili meçhullerini arayan Cumartesi anneleri mi? Barış anneleri mi?
Ben sandığa gittiğimde Berfo anayı, cesedi sokakta bırakılan Taybet anneyi, Ceylan’ı, Uğur’u Küçük Diren’i düşünerek vicdanıma elimi koyarak sandık başında duracağım ve diyeceğim ki Eksikte olsa eksiği tamamlayacağız. Ama beni yok sayan, kimliğimi inkar eden, dilimi yasaklayan, kardeşlerimi işkenceden geçiren bir anlayışa prim vermeyeceğim. Sizlerin de bu düşüncede hareket ederek iradenizi ortaya koyacağınıza olan inancımla hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Güzel yarınlarda buluşmak dileği ile